Hemen hemen herkesin bir şekilde yolu Çankırı’ya düşmüştür yahut Çankırılıdır. Aslına baktığımız zaman Çankırılı hemşehrilerimizin sayısı oldukça fazla. Bu durum bir Çankırılı olarak bizleri ne kadar memnun etse de şehrin ilerleme konusundaki yavaşlığını görmek oldukça üzücü. Kadim şehrimizin aslında bir sürü değeri var bunları her zaman her ortamda dile getirmekten vazgeçmiyoruz. Yaptığımız programlar da ise gördüğümüz ilgi ve alaka oldukça bizi memnun ediyor ve teşvik ediyor. Geçtiğimiz aylarda Çankırı tarihinde neredeyse bir ilk yaşandı. 8 paydaşın yer aldığı bir proje başlatıldı ve proje öylesine büyüdü ki şehir adeta sağlık turizmine yöneldi. Bu pastada en büyük pay tabi ki Çankırı Valisi M. Fırat Taşolar bey’in. Kendilerinin teşvikiyle Çankırı’daki kamu kurumları ve özel teşebbüsler bir araya gelerek bu projeyi başarıyla yürüttüler. Çankırı Belediye Başkanı İsmail Hakkı Esen bey’in Yer Altı Tuz Şehri’ne olan ilgi ve alakası aslında bir kez daha gözler önüne serildi. Kendisi bu projeye başladığında çoğu zaman duyuyorduk kim gidecek mağaraya diye. Ama bugün Türkiye’de ve hatta dünyada sağlık turizmi alanında Çankırı ismini duyurmuş oldu.
Gelelim diğer bir hususa… Bunca çaba bunca emek yapılıyor ve elde edilen sonuçlar her kim olursa olsun herkesi memnun ediyor. Mutlu oluyoruz memleketimizin adını duyduğumuzda. Şehrimiz, her ne kadar tuzun başkenti olsa da tarımsal yönde oldukça da etkili. Belki vatandaş olarak göremeyebiliriz ama bize ulaşan bilgilerde tarım alanında oldukça başarılı ilerliyoruz. Gün geçtikçe de çiftçilerimizin sayısı artıyor. Bir hocamın bana söylediği bir söz hiç aklımdan çıkmaz, “Üniversiteler şehirler için bilim üretir, şehrin gelişmesi için katkı sağlar.” bu söz hayatım boyunca benim bir anlamda odak noktam oldu. Her kim olursak olalım bir şeyler üretmek ve katma değer sağlamak için çabalamamız gerekli. Çankırı Karatekin Üniversitesi İhtisas alanını “Tuz” olarak belirlemişti. Merakla da bekledik acaba neler yapılabilir ne olabilir diye çünkü şehrimizi ilgilendiren bir husustu. Maalesef ki merakla bekleyişimiz hüsranla sonuçlandı. Bazı akademisyenlerin alanı olmamasına rağmen “Tuz” alanında görevlendirilmesi ve bir çok proje yapacağız vaadi ile konu ile onlarca ülke gezmiş ve yerinde incelemiş olan akademisyenleri ise olabildiğince uzaklaştırma gayesi ise oldukça üzdü. Tabiri caiz ise ‘balıktan uçması’ isteniyor.
Bu konuyu bir çok kişiyle görüştüm ve hepsinin ortak fikri şuydu. Şehrin büyük bir oranı çiftçilik hayvancılık ve zirai işlerle ilgilenmekte tuz ise tabiri caiz ise şehir merkezini ilgilendirmekte. Ki haklı bir durum Merkezde bulunan tuz mağarasının Çerkeş ilçesinde ki bir kişiye doğal olarak bir katkısı bulunmamakta. O zaman diliminde şöyle bir fikir doğmuştu; Şehirde tarıma öncelik verilirse başarılar artar. Keza öyle de. Kızılırmak ilçesinde hektarlarca ekilen çeltik tarlalarını hepimiz gördük ve ya duyduk. Aynı şekilde Çerkeş’teki hayvancılığı… Bu durumlar reelde böyleyken alanımız dışına neden çıkarız ki ?
Üniversite şehre katkı vermeli. İhtisas alanını tarımsal kalkınma olarak kullanmış olsa belki bir çok çiftçimizin işine yarayacak yeni yöntemler, bilimsel uygulamalar elde edecek. Ve öyle ki biz iç Anadolu’nun kadim şehri olan Çankırı’da eminim ziraat anlamında çok çok ileriye gidebiliriz. Köylerde neredeyse kimse kalmadı. Üretim, bir ülkenin en büyük kalkınma konusudur. Bizim üretimi artırmamız lazım. Tabi ki bu sözü her yerde duyuyoruz. Bekliyoruz ki birisi gelsin fabrika yapsın eksin biçsin. Başka birisi yapınca da çekemiyoruz diyoruz ki şehrin en iyi yerlerini peşkeş çektiler…
Biz bir şeyler yapmazsak bir başkası gelir elimizdekini, bildiğimiz işi yapar ve biz sadece söylenmekle kalırız. Bu yüzden hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Her yaptığımız her öğrendiğimizin üzerine bir şeyler ekleyerek gitmeliyiz. Eminim ki biz Çankırı olarak bu birlikteliği sağlarsak Çankırı, Ankara’nın ilçesi mi sorusunun da fazlasıyla önüne geçeriz.
Vesselam…

YORUMLAR