Çankırı Karatekin Üniversitesi’nde görev yapan Hüdayi Ercoşkun, taşra üniversitelerinin bölgesel kalkınmadaki kritik rolünü ve bu üniversitelerin başarı stratejilerini vurgulayan önemli bir açıklama yaptı.
Ercoşkun, taşra üniversitelerinin yalnızca akademik bilgi üretmekle kalmayıp, yerel halkla güçlü bağlar kurarak bölgesel kalkınmaya büyük katkı sağlayabileceğini belirtti.
Ercoşkun, akademik hayatı boyunca 23 ülkede bulunarak dersler alıp derler verdiğini anlatan geniş bir perspektif kazandığını ifade etti. Danimarka Teknik Üniversitesi’ni örnek gösteren Ercoşkun, bu üniversitenin gemi motorları ve biyoteknoloji alanlarında dünya çapında öne çıktığını belirtti.
Danimarka Teknik Üniversitesi’nin kampüsünün bulunduğu Lyngby ilçesinde Novo Nordisk’in laboratuvar fabrikalarının yer aldığını ve bu şirketin ilk sentetik insülini ürettiğini vurguladı. Ayrıca, Maersk’in dünya taşımacılık sektöründe önemli bir oyuncu olduğunu ve bu şirketlerin Ar-Ge personelinin büyük bir kısmının DTU mezunu olduğunu belirtti. Ercoşkun, DTU ve bu şirketlerin karşılıklı olarak birbirini desteklediğini ifade ederek, taşra üniversiteleri için de benzer iş birliklerinin örnek teşkil edebileceğini belirtti.
Wageningen Üniversitesi’ni de örnek gösteren Ercoşkun, Avrupa’nın ve dünyanın önde gelen tarım üniversitelerinden biri olan Wageningen Üniversitesi’nin tarım tarihi ve ekonomi üzerine yapılan çalışmalarıyla dikkat çektiğini belirtti. Wageningen Üniversitesi’nin 50’den fazla yenilebilir mantar ürettiğini ve Hollanda’nın dünyanın en büyük mantar üreticilerinden biri olduğunu vurguladı. Taşra üniversitelerinin bulundukları coğrafyanın analizini yaparak yerel ihtiyaçlara yönelik çalışmalar yürütmelerinin önemini ifade etti. Tokyo Üniversitesi tecrübesini anlatan Ercoşkun, surimi olarak adlandırılan ve eti yenmeyen su ürünlerinin proteinlerini izole ederek balık peyniri, balık protein çubukları, krakerler, kekler, köfteler, burgerler ve nugget’lar gibi birçok ürünün üretildiğini belirtti. Japonya’nın 400 adadan oluştuğunu ve bu arazinin Türkiye’nin yaklaşık dörtte biri kadar olduğunu söyledi. Japonya’nın arazisinin büyük bir kısmının volkanlar, sarp dağlar ve ormanlarla kaplı olduğunu ve bu nedenle et üretiminin sınırlı olduğunu ifade etti. Japonların et ihtiyacını su ürünlerinden karşıladığını ve surimi teknolojisiyle yenilemeyen su ürünleri proteinlerinin ekonomiye milyar dolarlık katkı sağladığını belirtti.
Çankırı’da kırsal analizler yaparak Çankırı kavunu, kızılcık ve tuz konularında çalışmalar yürüttüğünü anlatan Ercoşkun, unutulmuş Küpecik Peyniri, Keş ve Ilgaz peynirlerini üretmek için bir proje hazırladığını ve bu ürünlerin yeniden hayata geçirilmesi için çaba gösterdiğini ifade etti. Ayrıca, Çankırı’nın meşhur kızılcık ekşisi ile dondurma üretmenin hedefinin kırsal kalkınma olduğunu ifade etti.
Bölgesel kalkınmaya katkısı olabilecek bazı konulara değinen Ercoşkun şu ifadelere yer verdi: “Bölgesel İhtiyaçlara Yönelik Eğitim Programları Geliştirmek, Taşra üniversiteleri, yerel halkın ve bölgenin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, bu ihtiyaçlara yönelik eğitim programları geliştirmelidir. Örneğin, tarım, hayvancılık ve turizm gibi yerel ekonomiyi destekleyecek alanlarda uzmanlık programları açılabilir. Bu şekilde, mezunlar hem bölgedeki iş gücü piyasasına daha iyi hazırlanır hem de üniversite ile yerel halk arasındaki bağlar güçlenir. Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerine Odaklanmak Taşra üniversiteleri, bölgesel kalkınmayı destekleyecek Ar-Ge projelerine öncelik vermelidir. Yerel kaynakların verimli kullanımı, sürdürülebilir tarım teknikleri ve enerji verimliliği gibi konularda yapılacak araştırmalar, bölgeye doğrudan katkı sağlayabilir. Üniversite-Sanayi İş Birliğini Güçlendirmek, Taşra üniversiteleri, yerel işletmelerle iş birliği yaparak hem öğrencilere pratik deneyim kazandırabilir hem de bölgedeki sanayiye yenilikçi çözümler sunabilir. Bu iş birlikleri, üniversitelerin uygulamalı bilimlerde güçlü merkezler haline gelmesine katkı sağlar. Sosyal ve Kültürel Etkinliklerle Toplumsal Katılımı Artırmak, Taşra üniversiteleri, bölgenin sosyal ve kültürel hayatını zenginleştirecek etkinlikler düzenlemelidir. Konferanslar, sergiler ve halk eğitim programları gibi etkinlikler, üniversitenin toplum tarafından daha fazla sahiplenilmesini sağlar. Yerel Yönetimlerle İş Birliği Yapmak, Taşra üniversiteleri, yerel yönetimlerle iş birliği yaparak bölgesel kalkınma projelerinde aktif rol almalıdır. Bu iş birlikleri, bölgenin altyapı gelişimi ve sosyal projelerde üniversitenin bilgi birikimini kullanarak etkili çözümler sunmasını sağlar. Ulusal ve Uluslararası Ağlara Dahil Olmak Taşra üniversiteleri, ulusal ve uluslararası akademik ağlara katılarak bilgi ve deneyim paylaşımında bulunmalıdır. Bu ağlar, üniversitelerin bilimsel katkısını artırır ve öğrencilere daha geniş bir perspektif sunar. Girişimcilik ve Yenilikçiliği Teşvik Etmek, Taşra üniversiteleri, öğrencilere ve akademisyenlere yönelik girişimcilik programları geliştirerek yenilikçi fikirlerin hayata geçirilmesini desteklemelidir. Bu tür programlar, üniversitenin bir inovasyon merkezi haline gelmesine yardımcı olur. Mezunlarla İlişkileri Güçlendirmek Taşra üniversiteleri, mezunlarıyla güçlü bir bağ kurarak onların deneyimlerinden faydalanmalıdır. Mezunlarla kurulacak bu bağ, üniversitenin prestijini artırır ve yeni öğrenciler için güçlü bir motivasyon kaynağı oluşturur.” ifadelerine yer verdi.
Ercoşkun, taşra üniversitelerinin bölgesel kalkınmada oynayacakları rolün ve stratejilerin, üniversitelerin uzun vadeli başarısı için kritik olduğunu belirterek, bu stratejilerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.